Kompakt Disk Blog

"Dinle, oku, gör: Müzik, kitap, film"

Filistin'den Bir Aşk ve İhanet Hikayesi: Omar

Hiç yorum yok

Hany Abu-Assad'ın yazıp yönettiği Omar, 2013 tarihli bir Filistin yapımı. Geçtiğimiz sene En İyi Yabancı Film dalında Oscar'a aday gösterilme başarısını yakalayan film. Tabiki Oscar'ı kazanamadı fakat bu sayede filmden haberdar olduk.

Filistin'de yine tüm dünyanın gözü önünde siviller bombalanıyor. Kuruluş amacı dünyadaki savaşları önlemek olan Birleşmiş Milletler de seyrediyor. 40'lı yıllardan itibaren toprakları işgal edilen ve devasa duvarlar arasında yaşamak zorunda kalan bir halk. Empati kurmak bile çok zor.

Ömer de bu duvarlar arasında yaşayan bir fırıncı. Çocukluk arkadaşları Tarık ve Emjet ile buluşmak için o devasa duvarları tırmanıp geçen bir adam. Tarık'ın kız kardeşi Nadya'ya gönlünü kaptırmış. Nadya'da Ömer'i seviyor. O topraklarda aşk ne kadar yaşanabilirse.



Ömer, Tarık ve Emjet Kudüs Muhafızlarından. Özgürlük hayalleri kurup savaşmak istiyorlar fakat düşman İsrail, istediği zaman gözünü kırpmadan sivilleri de öldürebilen bir orduya sahip. Böyle esaret altında yaşarken kaybedecek çok şeyin olmaz. Ailen, sevdiklerin vardır ve onlarla tehdit edilirsin. Düzenledikleri bir suikastta tetiği kimin çektiğini öğrenmek isteyen İsrail, her türlü işkenceyi yapıyor.



Peki ya gerçek düşmanlar. İsrail ne yapsa şaşırmayız artık. Ömer'in uğradığı ihanet en yakınındakinden geliyor maalesef. Ve bu ihanet üzerinden tüm hayatı şekilleniyor.

Ömer, tek başına bir aşk hikayesi değil. Aşk hikayesi üzerinden ihanet, direniş, özgürlük, arkadaşlık ve İsrail-Filistin sorunu anlatılıyor. Hikayesini anlatırken öyle doğal ki tam da olması gerektiği gibi. Bu sebepten filmi daha çok seviyoruz. Bir kahraman yok, sadece gerçekler var. Zaten bu şartlar altında bir grup Filistinli'nin kahraman olma gibi bir lüksü de yok.



Filmin açılış sahnesini çok sevdim. Orada yaşamanın sürekli kaçmak anlamına geldiği fikrine alışarak başlıyoruz böylece hikayeye. Ömer, her şey yolundayken o devasa duvarları geçebiliyor. ihanete uğradığını öğrendiğinde ise bu iş eskisi gibi kolay olmuyor. Duvara tırmanamıyor. Her şeyin değiştiğini ve asla eskisi gibi olamayacağını o an anlıyoruz.

Üstünde konuşulması, yazılması bile çok zor olan bir mesele hakkında böyle naif ve güzel bir film çektiği için Hany Abu-Assad'ı takip etmek gerek.

İyi seyirler diliyor ve filmin fragmanı ile yazımı noktalıyorum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder