This is England
sözde yazar
Salı, Eylül 28, 2010
Burası İngiltere
,
Falkland Savaşı
,
film
,
ırkçılık
,
ingiltere
,
Pink Floyd
,
Shane Meadows
,
this is england
,
Toots & The Maytals
,
We Don't Need Your Education
Hiç yorum yok
İzlediğiniz video This is England'ın jeneriği. Toots & The Maytals’ın 54-46 Was My Number şarkısı eşliğinde filmin geçtiği dönemin tarihsel ve kültürel olaylarından seçilmiş görüntülerle başlıyor. Jeneriği izlerken çok güzel bir filmin başlayacağı hissi bütün vücuduma yayıldı resmen.
2006 yapımı filmi izlemekte epeyce geç kalmışım. Bu şahane filimin yönetmeni Shane Meadows.
Film 12 yaşında ki kahramanımız Shaun'un sabah okula gitmek için uyanmasıyla başlıyor. Babasını Falkland Savaşı'nda kaybeden Shaun yalnız ve içine kapanık bir çocuktur. Babasının ölümünü de kabullenemeyen Shaun okulda ettiği bir kavga sonrası annesine taşınmak istediğini bile söyler. Bu kavgadan sonraki sahne Pink Floyd'un 'We Don't Need Your Education'ına gönderme niteliğinde, okulda resmen dayak var.
Tüm bu buhranların arasında Shaun köprüaltında dazlaklar Woody ve arkadaşlarıyla tanışır. Kendisinden yaşça büyük bu grupta lider Woody'nin koruması altına girer ve birdenbire grubun maskotu, sevileni haline gelir. Saçlarını kazıtan Shaun'un yaşça hayli büyük olan Smell ile de sevgili olacaktır. Artık Shaun aidiyet duygusu olan mutlu bir çocuktur.
Şahane takılan ekibin tadı Woody için hapis yatan Combo'nun gelişi ile kaçacaktır. Combo kendine göre tanımladığı milliyetçilik anlayışı ve şiddete olan eğilimi ile grubu ikiye bölecektir. Combo'ya göre İngiltere İngilizlerindir. Sokakta ingilizler işsiz dolaşırken göçmenlerin ucuz iş gücü oluşturması haksızlıktır. Gelişmiş ve göç alan ülkelerin tipik ırkçılık sorunu. Shaun'un babasına karşı olan hassasiyetinden yararlanarak duygu sömürüsüyle kendine yakınlaştırır. Kendi çocukluğu ile özdeşleştirir. Ama milliyetçilik asla sadece milliyetçilik olarak kalmaz. Şartlar gerektirdiğinde ve ortam uygun olduğunda önce ırkçılığa dönüşür sonra da şiddete.
Film Thatcher İngiltere'sini tüm çıplaklığıyla anlatmış politik bir film. Oyuncuların ağır ingiliz aksanı, doğal oyunculukları ve görüntüler filmi çok gerçekci yapmayı başarmış. Her şeyi Shaun'un gözünden görüyor oluşumuz ise hikayeyi daha da sahici yapmayı başarmış. Neticede büyüklerle takılıyor olsa da Shaun henüz 12 yaşında ve doğru ile yanlışı ayırt edecek tecrübeye de sahip değil. Kötülük yapsa bile kızamıyorsunuz.
Sonuç olarak ben filme bayıldım. Kostümleri, saçları, ağır ingiliz aksanı, 80'ler ambiyansı, diyalogları, oyunculukları, punk havası ve finali ile şahane bir dönem film.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder