Kompakt Disk Blog

"Dinle, oku, gör: Müzik, kitap, film"

The Hurt Locker

Hiç yorum yok
Film başında "war is a drug" sözcüğüyle açılıyor ve biterken de bize bunu hissettiriyor. Daha çok adrenalin için yapılmayacak şey yok sonuçta.

Bomba imhacısı Amerikan askerleri, teknisyenleri gözü kara, her türlü tehlikeye dalabilir. Bir karısı ve çocuğu olmasına rağmen savaş ne de olsa bir uyuşturucu, vazgeçmiyor.


Filmi izlerken sık sık bu adamların Irak'ta ne işi var allah aşkına diyorsunuz. Biz Irak'a komşu bölgeyi bilen bir halk olduğumuzdan mı bu soruyu sorabiliyoruz doğrusu emin değilim. Sonuçta Amerika'ya göre Irak Ortadoğu'dadır tabi ki Türkiye'de... Irak'a aynı gözlerle bakamıyacağız aşikar. Amerika sonuçta işgal ettiği her ülkeye barış, batılılaşma ve modernizm getirdiğini iddia eder. Sanki bunu talep eden varmış, çok iyi bir iş yapıyormuş gibi de övünür. Kullandığı yöntem de elbette savaştır.

Irak halkı tüm askerlerden nefret ediyor, bunu film boyunca hissedebilirsiniz. Bomba imha ekibi bir nevi Irak halkının hayatını(!) kurtarsa da, sağda solda bulunan bombaları, düzenekleri patlatıp etkisiz hale getirse de, Iraklılar'ın yüzünde asla bir minnattarlık ifadesi yok, hiç kimse teşekkür etmiyor. Bombaları yapan ya da patlatan da kesinlikle öyle sıkı bir direnişçi grup değil. Bizim gördüğümüz herkes halktan. Bomba yapımında kullanılan da olabiliyor Iraklılar, patlatan da.

Gözü kara teknisyenimiz Will ise Iraklı bir çocuğun intikamını almak isteyecek kadar o çocuğa bağlanabiliyor. Belli ki aslında istediği yine adrenalin.

Bomba yapım yerini bulduklarında etrafa göz atarken arkadan gelen ezan sesi de gayet manidardı sanki. Terörist bu müslümanlar algısı oluşur izleyende ister istemez. Özellikle zaten her türlü olayda müslümanları suçlayan amerikalılar için. Hani bizde de öyle aslında. Belki şimdilerde değişiyor ama eskiden ne olsa İran'dan bilmedik mi bizde. Amerika sadece kendi halkını değil bizi de uyutmakta belli ki.

Teknik olaraksa filmin çekimlerini, görüntülerini beğendim ben. Biraz belgesel havasında olması, herşeyi yorumlamaya kalkışmaması güzeldi. En önemlisi de askerleri aslında kahraman olarak göstermiyor. Ve bu özelliklerle Oscar'ı Avatar'ın elinden alıyor.

Akademiye göre tamamı neredeyse görsel efektlerden oluşan bir film olan Avatar'ın aday olan başrol oyuncusu da yok. Aynı zamanda işgalci kuvvete karşı çıkan ve Navi'lere yardım eden askerleri olan bir film. Orduya baş kaldırma ve inandığın şey için savaşma söz konusu. Oscar alamama sebebi belli.

The Hurt Locker'da ise bir karşı çıkma, sorgulama yok.. En önemlisi Avatar'a göre daha insani, daha gerçek bir film.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder